Hatay Bakkallar ve Manavlar Esnaf Odası

Antakyanın tarihçesi

Antakya yöresi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu süreç içinde çok derin kültürel zenginliğe sahip olmuştur. Mısırlılar, Hititler, Asurlar, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Romalılar, Emeviler, Memluklular, Osmanlılar, bölgede hakimiyet kurmuş uygarlıklardır. Antakya M.Ö. 300 yılında büyük İskender’in komutanlarından I. Selevkos tarafından kurulur, ve babasının adı olan Antiochus adı verilir. M.Ö.64 yılında Roma İmparatorluğu tarafından fethedilmesi ile kısa sürede şehrin nüfusunun 500,000 kişiye kadar çıktığı sanılmaktadır. Antakya, Roma ve İskenderiye’den sonra İmparatorluğun üçüncü büyük şehri olur ve tarihinin en parlak dönemini geçirir. Antakya’nın farklı kültürleri içine alabilen yapısı, Doğu ve Batı ticaret yollarının kesişme noktası olması nedeni ile Hıristiyanlığın buradan gelişmesine yardımcı olur. Hıristiyanlığın kilisesi burada kurulmuştur. 7.yüzyılın başlarında bölge, 300 yıl boyunca Arap hakimiyetine geçer. Bu sürede Anadolu’nun ilk camisi olduğu sanılan Habib-i Neccar Camisi yapılmıştır. Sırası ile Bizanslılar ve Memluklular tarafında ele geçirilen bölge, 1517 yılında Osmanlılar tarafından fethedilir. I. dünya savaşından sonra Mondros ateşkes mütarekesine dayanarak Antakya, 1918 yılında Fransızlar tarafından işgal edilir. 1938 yılında Hatay Devleti kurulur ve 23 Temmuz 1939’da Hatay, Türkiye Cumhuriyetine ilhak olur. Seleucus Antakya’yı kurarken amacı Yunanlılar, Makedonyalılar ve Yahudilerin birlikte yaşayabileceği bir şehir yaratmaktır. Sokaklarda Yunanca, Farsça, İbranice, Latince konuşulmaktadır. Ünlü düşünür Libanius o yıllarda Antakya’yı anlatırken; Eğer dünyayı gezip görmekteki amacınız farklı kültürleri, yaşantıları tanımaksa, Antakya’yı ziyaret etmeniz yeterlidir; der. Farklı kültürleri ve dinleri içinde barındırması ile Antakya’nın bir hoşgörü şehri olması geçmişten günümüze aktarılan bir mirastır.